Kapıdan girdiğinde burnuna gelen işporta parfüm kokusu kendine getirmişti. Zaten çok uzun olmayan saçlarını direktifler sonucunda "düzelttirmesi" gerekiyordu, onun için gelmişti buraya. Ertesi gün bayramdı, ve bayramlarda annesinin aldığı kıyafetlerle, babasının istediği saç kesimiyle, senede bir kez gördüğü akrabalarının ellerini öperdi. Onun için bayram bu demekti. Nerede o eski bayramlar diyemiyordu o yüzden. 18 yaşını aşalı baya olmuştu, ama hala 18 yaşından büyüklerin yaşamasına izin verildiği gibi yaşayamıyordu. İçeride beklemek için oturduğu sandalyede önündeki postayı yada muhtemelen birkaç sene önce buraya getirilmiş bir dergi arasında seçim yapmak zorundaydı. Tabi ki traş olanları izleyebilirdi, fakat göz göze gelme ihtimalini düşündükçe bile ürperiyordu.
Etraftaki bakışlar saç şekillendikçe ona dönüyordu. Aklına bu kararından sonra yapmayı istediği şeyler geldikçe mutlu oluyordu, içi ilk defa özgürlük duygusuyla bu kadar doluydu. Saçın nasıl görüneceği umurunda bile değildi. Küpe taktırıp dövme yaptıracaktı, hatta yaptıracağı dövmeye bile karar vermişti. Aynaya bakıyordu fakat kendini görmüyordu, düşüncelere o kadar dalmıştı ki sadece traş makinasının sesini farkedebiliyordu. O sırada çırağın çağırmasıyla kendine geldi, dalmıştı. Koltuğa oturduğunda tekrar cesaretini topladı ve "Bırak dağınık kalsın" dedi ve gülümsemeyle yerinden kalktı. Özgürlüğü daha önce hiç bu denli tatmamıştı...