6 yaşında hayat dolu, mahallenin kralı olduğum, daha okul denen o anti-anti-depresan başlamadan önceki güzel günlerimdi. Babam ve bir arkadaşı bi gün onunla eve geldi ve o andan itibaren hiç birşey eskisi gibi olmadı. Onu daha ilk gördüğümde vurulmuştum. Onunla birlikte yapacağım şeyler yaşayacağım güzel günler gözümün önüne geliyordun (plaj yada orman gibi mesire yerlerinde aynı ivmeyle birbirine koşmak , ağacı olaya karıştırarak suç ortağı yapmak vs.). Velhasılıkelam birlikteliğimiz böyle başladı ve 15 senedir farklı evrelerde devam ediyor. Birlikteliğimizin en büyük sınavını 98 adana depreminde verdik. Onunla vakit geçirirken zamanın nasıl geçtiğini anlamıyordum. Ve o günde yerlerin sarsılmaya başladığını annem haber vermişti. Hiç paniğe kapılmadım. Ellerim onun üzerindeyken, şangır şangır titreyen ve üzerimize devrilmek üzere olan içinde kristal vazoların ve bebek biblolarının olduğu vitrinimizide ayaklarımla zaptetmeye çalışıyordum. Dışarıda ailemin sesi geliyordu ben ise ona kendimi kaptırmış, yanında kendimi güvende hissediyordum. Fakat bir anda aramızdaki bağ koptu. Kendimi boşlukta hissettim sonraki 2 3 saniyede kendime gelip dışarı atıldım. Annem bana bağırıyordu "-Şimdi atari oynamanın sırası mı?", anlayamazdı, ne kadar anlatsamda anlayamazdı AŞK bambaşka bir şeydi...
BİR SABAH UYANDIĞINDA KENDİNİ BÖCEK OLARAK BULANLARIN BULUŞMA ADRESİ
27 Ağustos 2010 Cuma
25 Ağustos 2010 Çarşamba
Ne yaptın Milliyet
Aşağıdaki resim Milliyet Gazetesi'nin internet sitesinden bizzat kendim tarafından çekilmiştir. Resimin yukarısındaki adres çubuğundan da görülebileceği gibi bizzat milliyet.com.tr 'dir.
Ya Milliyet; Allah aşkına bu nedir ya.Bu ne ya, bu ne!!! Yani haberlerinde ufak tefek alışmıştık "en iyi kalçalar, sexi tenisçiler, yi beni" gibi bağlantılara ama artık iyice abartmışsın be Milliyet.Ergenlerin en çok girdiği internet sitelerinden biri oldun. Artık şu sitenin adını "milliyetporn" koy da sen de kurtul biz de kurtulalım.
8 Ağustos 2010 Pazar
Karpuz seçmek veya seçemek, işte bütün mesele...
"İşler nasıl gidiyor dayı?" Bu aslında cevabı belli soru cümlesi kuzenime aitti. Bu cümle kuzenimin sülale hiyerarşisindeki yerini sağlamlaştırırken, beni yan odada oynayan yaşları 7 ila 13 arasında değişen kuzenlerimin yanına gönderiyordu. Sülale hiyerarşisindeki yerini almak o mevkide kalmaktan daha önemlidir. Çünkü eğer hal hatır soran +18 biriyseniz aile tarafından adam olmuş yaftasını yapıştırmak o kadar zor değildir. Bu mevkinin getirileri çok büyüktür, fakat bir çok şeyden feragat etmek gerekir. Mesela, arkadaşlarınızla internet kafeye gitmemeyi, gömlek ya da ütülü tshirt ve altına keten pantolon dışında bir şey giymemeyi, temiz traşlı olmayı ve en önemlisi mangal yapmayı bilmeyi gerektirir. Bunlar zaten adam olmuş ergen çıkması kuzenin zaten yaptığı şeyler olduğu için, bunlar onun feragat etmesi yada zorla yapması gereken şeyler değildir. Bunlar ailenin uzun saçlı, küpeli, sakallı, ütüsüz tshirt giyip dışarı sadece arkadaşları çağırınca çıkan ve genellikle bırakılsa saat 3e, 4e kadar uyuyacak olan kabile bireyinin yapması gerekenlerdir. Bu mevkinin en önemli ödülleri ise masada yer yokken çocukların masasına gönderilecek kişi olmamak, akraba sohbetlerinde hal hatırdan başka muhabette katılabilmek ve en önemlisi misafir çocuğu geldiğinde oyun açacak kişi olmamaktır. Babam "İyi murat nasıl olsun işte" diye beklenilen cevabı verdiğinde arkasından benim ve kuzenimin karşılaştırmalı yorumlarının yapılacağını anlamıştım. "Ben çıkıyorum" dedim. Ben çıkarken karpuz almamı istedi babam. Yanıma kuzenimide almam söylendi. Bende emirlere itaat edip dışarı çıktım manavın önüne geldiğimizde gözüme kestirdiğim ilk karpuzu aldım. Fakat kuzenim karpuzun kelek olduğunu söyleyerek tüm karpuzları sırayla tokatlamaya başladı. Bir tanesini alıp eve dönerken karpuz seçmenin incelikleri hakkında kısa bir nutuk dinledim. Eve geldiğimde yeni bir akraba grubu daha içeri girmişti ve tüm yerler dolmuştu. İçeride kuzenimin yeri bırakıldığı gibiydi, benimki ise resmen istilaya uğramıştı. Oturdu. Annem içeride bağıran çocukları göstererek onlara oyun açmamı istedi. Bilgisayarı açarken kuzenim siyasetle ilgili klişe yorumları geliyordu kulağıma...
1 Ağustos 2010 Pazar
Bana balık tutmayı değil, makarna yapmayı öğretin.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)