6 Nisan 2013 Cumartesi

Normal ya da Anormal, işte bütün mesele bu...


  Çok eğlenildiği sanılan bir yılbaşı gecesiydi. Sabaha karşı Cihan yatağına yatmak için hazırlıklara başlamıştı. Onu rahat bir uykudan alıkoyacak hiçbir şey yoktu. Işığı kapattı, yatağa geçti, gözlerini kapadığında beliren şekilleri izlerken bir ses duydu;
- Cihan!!!
Gözlerini açtı, karşısında bir adam duruyordu.
- Sen kimsin, adımı nereden biliyorsun?
- Geçmişin hayaletiyim ben.
Cihan karşısında duran adama dikkatle baktı; açık renk kot pantolon iyice yukarı çekilmiş ve fazla delikli kahverengi bir kemerle sabitlenmişti. Üzerinde bol bir yün kazak ve büyük ince çerçeve gözlük vardı.
- Arkadaşım öyle 90'lar giyinmekle geçmişin hayaleti olunmuyor, adam gibi amacını söyle yoksa itfaiye çağıracam ha.
- Amacımı sen kendin anlayacaksın, şimdi seninle geçmişe bir yolculuk edeceğiz.

  Bir anda ortalık saydamlaşmaya başladı, her yer dönüyordu, Cihan gözlerini kapattı, kendine geldiğinde sıradan bir mahallede, çocuklar yolda top oynuyordu.9 kat Kames topla oynanan maç, her araba geçtiğinde bölünüyordu. Tahminen 5-6 yaşlarında esmer bir çocuk ise kaldırıma oturmuş salçalı ekmek yiyordu. Maç yapan çocuklardan en büyüğü ona doğru bağırdı.
- Lan, hişşşt çocuk. Kimse geçmiyor kaleye geç lan.
Esmer, elindeki ekmekten büyük bir ısırık aldı, kalanı öpüp 3 kere başına koyduktan sonra kale direği sayılan duvarın üstüne uzanarak bıraktı.
- Bir dakika, dedi Cihan, hatırlıyorum burayı, burası bizim eski ev.
- Evet etrafına bak bakalım, tanıdık başka şeyler de görecek misin?
Cihan etrafına baktı, niyeyse esmer çocuk dikkatini çekmişti. Esmer, duvarın üstüne koyduğu salçalı ekmekten pişman olmuş uzanıp tekrar almaya çalışırken gol yedi. Takımın en büyüğü sinirle esmer çocuğun üstüne yürüdü, diğerleri onu zor sakinleştirdi.
- Bu çocuk, bana bi yerden tanıdık geliyor.
- O sensin Cihan.
Kahramanımız dehşete düşmüştü, evet o kendisiydi. Bu maçı hatırlıyordu. Şimdi her şey yerine oturmuştu. İşte topu bahçesine kaçınca küfür eden nene, 3. katta oturan dünyadaki Kadir ismindeki tek teyze, sürekli pencereden bakan ikizler; evet her şey aynıydı.
- Beni neden buraya getirdin?
- Göreceksin Cihan sabret.

Ortalık gene saydamlaşmaya başladı, Cihan’ın yattığı odaya geri döndüler. Bu sefer farklı biri vardı odada, bu kişi tam bir apaçiydi. Yakası kalkık beyaz gömlek, yanları yapışık üstü dik saçlar, ayağında ise çakma bir adidas ayakkabı vardı.
- Ben bugünün hayaletiyim.
- Ya Allah'ını seversen, tamam sevimli hayalet Casper beklemiyorum ama bu mudur yani bugünün hayaleti.
- Bizim halk arasına karışmamız emredildi.
- Seni bu halde kabul edecek halkın Allah belasını versin. Hem ben bunu anladım. Bu Charles Dickens’ın 3 hayalet hikayesi değil mi. Senden sonra da geleceğin hayaleti gelecek, yalnız sökmez bunlar bize, bana Dadaloğlu’yla, Karacaoğlan’la, Dede Korkut’la gel…

  Cihan daha sözünü bitirmeden ortalık gene saydamlaşmaya başladı. Etraf eski haline gelince Cihan kendini yan odada buldu. Kendisi kanepede oturmuş, yarı uykulu vaziyette komik video izliyordu. Cihan, kanepede video izleyen Cihan'a baktı:
- E bu sabahki halim bu benim. Beni getire getire bu sabahki yan odaya mı getirdi.
- Şu anda tam 7 saattir komik video izliyorsun Cihan.
Cihan bilgisayarın ekranına baktı.
- Ehe bu komikmiş ama, motor yukarda kaldı adam aşağı düştü, izlesene şunu bi, bak bak kaçıracan ehe.
- Cihan bana odaklan. Yetmedi mi komik video izlediğin, internette dolaşan komik videolardan ilk senin haberin oluyor. Dünyadaki tüm komik videoların ortalama olarak %70'ini biliyorsun. Artık gülmek için değil, bir film eleştirmeni edasıyla izliyorsun komik videoları, sence de bu biraz fazla değil mi. Sen her komik video izlediğinde bir melek dünyaya düşüyor, bir papatya ölüyor, bir yetim ağlıyor.
- Sende amma abarttın ha. Tamam biraz boşa zaman geçiyor ama komik video bir yaşam tarzıdır. İnsanın hayat damarlarından biridir, sohbet başlatandır, komik video olmazsa ben neylerim, ne konuşurum, ne yer ne içerim, naçar kalırım alimallah.
- Peki Cihan, boşa giden zamanını gelecek sana daha iyi gösterecektir.

  Ortalık tekrar saydamlaşmaya başladı. Cihan artık alışmıştı bu zaman yolculuklarına, “kaç yakıyo bu” diyecek konuma gelmişti. Tekrar odasına döndüklerinde odasında kaynak gözlüğüne benzeyen büyük güneş gözlüklü ve gri renkte birisi duruyordu.
- Hah tam beklediğim gelecek hayaleti. Klişe babam klişe. Tak güneş gözlüğünü, sar alüminyum folyoyu, al sana gelecek.
- Güneş gözlüğü değil bu kaynak gözlüğü.
- Niye?
- Moda oldu gelecekte. Şimdiden al sakla, ilerde ortam yaparsın. Ayrıca da alüminyum folyo giymiyorum çıplağım ben. Adaptasyon sonucu insanlar artık gri renkli.
- La git üstüne başına bişey giy, biri gelecek şimdi adımız dedelere çıkacak.
- Cinsel devrim oldu gelecekte, herkes çıplak geziyor, ayrıca artık kızlar teklif ediyor, bi de batının ahlaksızlığını aldık. Neyse nasıl olsa göreceksin, artık gidip senin geleceğine bakalım.
- Bakalım anasını satim, yalama oldu zaten…

  Cihan gene sözünü bitirmeden ortalık saydamlaşmaya başladı. "Aslında bunun ticaretini yapacaksın var ya, kemiksiz para" diye düşündü kahramanımız.
Etraf netleştiğinde hastanedelerdi. Yakışıklı bir doktor, yatan yaşlı bir amcanın başında duruyordu. Cihan sevinçle bağırdı:
- İşte bu be, doktor olmuşum. Ya ben biliyordum ya, hep aklımda vardı, bir gün mühendisliği bırakıp ya doktor olacaktım ya da bebe giyim mağazası açacaktım zaten.
Doktor yaşlı amcanın kulağına eğildi. İyice bağırarak:
- Cihan amca bugün nasılsın, bişeyin yok ya?
Kahramanımız büyük bir hayal kırıklığına uğramıştı. Bir anda “Doktor Cihan Bey”likten, “bişeyin yok ya Cihan amca”ya düşmüştü. "Bişeyin yok ya Cihan amca" cevap verdi:
- Valla midemde bi ekşime var, hemşirelere söylüyorum şu yeşil haplardan versinler iyi geliyor diye, doktor demeden veremeyiz diyorlar, evladım söyle şunlara de bana o yeşil haplardan versinler.
Doktor hemşirenin kulağına eğilerek yavaşça, “istediği kadar verin, aspirin zaten” dedi. "Bişeyin yok ya Cihan amca" hazine bulmuş korsan edasıyla tekrar konuşmaya başladı:
- Bi de sol omzumdan bir ağrı böyle aşağıya doğru belimdeeeen topuğuma kadar iniyor. Buna bir çare bulamadılar, kimse gitsem amca bir şeyin yok diyor, yav ağrıyı çeken benim benden iyi mi bilecekler?
Doktor şöyle bir yokladıktan sonra bağırarak:
- İyisin iyisin maşallahın var, eski topraksın sen sana bişey olmaz, hepimizi gömersin sen
Deyip arkasını dönerek uzaklaştı.

  Etraf tekrar saydamlaşmaya başladı, tekrar günümüze Cihan'ın yattığı odaya döndüler. Bu sefer 3 hayalette karşısında duruyordu. Cihan söze başladı:
- E ben şimdi bişey anlamadım, her şey gayet normal, hikayede yılbaşında 3 hayalet beni gezdirecek, ben de ne kadar kötü bi insan olduğumu anlayıp değişecektim. Ben gayet normal ,sıradan bir insanmışım.
3’ü birden cevap verdi:
- Asıl sorun da burda başlıyor zaten. Seni seçtik çünkü sen dünyanın en normal insanısın.
Cihan şok olmuştu:
- Ama nasıl olur?
- Dünyadaki bütün insanların ortalamasını alınca sen çıkıyorsun. Hatta o kadar normalsin ki, Platon’un idealar evrenindeki insan ideası sensin.
- Hayır, olamaz, hem… Nasıl olur?..İdealar evreni gerçek değil ki…
- Nereden biliyorsun?
3’ü birden gülmeye başladı. Kahkahaları odada yankılanıyordu, Cihan elleriyle kulaklarını kapadı."Susun, susun, susuuuuuuuu..." diye bağırarak bir anda kan ter içinde uyandı. Kendine gelince düşünmeye başladı:
- Normal olmayacam ben, yarından itibaren saçı uzatıp rasta yapıyorum, günü gününe de çalışacam, hep hayalini kurduğum bebe giyim mağazasını açacam, bi de Santur çalmayı öğrendim mi tamamdır, benden anormali yok, hemen kalkıp Santur çalışayim. Ya da dur yarın Pazartesi, yarın başlarım. Bugün erken yatarım, yarın sabah erken kalkar başlarım. Ama adam da ne biçim aşağı düştü motordan ha, ehehe…