14 Mayıs 2010 Cuma

Komşusu uyurken uyanık olan bizden değildir

Gregor Samsa bir sabah uyandığında kendini bir böceğe dönüşmüş olarak buldu...
Cihan'da bir sabah uyandığında kendini pijamaları içinde buldu...
Çalan kapı ziline uyanmıştı. Gerçi alarmını kurduğu cep telefonunu 1-2 kez ertelemiş, bir saat öncesinden "grrbbuuuurrr gubbbuuurrrrkk" diyen güvercinlerle boğuşmuş ve yarı uyur-yarı uyanık uyku modundaydı. Kalktı yatağa oturdu. Sağa sola bir baktı ve kapıyı açmak için kapıya doğru ağır adımlarla yürüdü. Kapıyı açtığında karşısında her zamanki gibi şık haliyle, bütün uykusunu almış, olanca bütünlüğüyle derse hazır, gözleri çakmak çakmak bakan üst komşusu Melih'i buldu.
Henüz yeni yumurtasından çıkmış bir civciv kadar açabildiği gözlerini ovuşturdu, yüzü gözü şişmiş bir halde Melih'e baktı.Melih açısından bakacak olursak; hergün böyle bir manzarayla güne başlamanın nasıl bir şey olduğunu daha sonra çektiği acıdan farkedecek, bu acı yüzünden erecek ve Mevlana'nın müritlerinden biri olacaktı. Melih kısık sesle "Komşu uyandın mı?" sorusunu yöneltti. Felsefenin henüz çözümleyemediği 2 soru olan ;"varlık var mıdır?" (ki yusuf arkadaşımız "vardır" diyerek çözümlemiştir) ve "uyandın mı?" sorularından biri kendisine sorulan Cihan aklına gelen en derin anlamlı felsefik cevabı verdi: "evet".
Kısa bir sessizlikten sonra 2. soru gelmişti bile: "derse gelecen mi hacıt?". Cihan'ın bu soruyu uyku haliyle cevaplaması zor oldu: "hongö döğğrs vaağğrr bogön". Bu dili dünyada Cihan'dan başka bilen tek kişi olan Melih hızlıca cevap verdi: "şimdi sörkıt var, ama bugün anlatacağı şeyler sınavda çıkmicakmış". Cihan'ın derse gitmeme isteğine tuz biber ekmiş, hafif domates doğrayıp az pişmiş soğanla pembeleşinceye kadar yağda çevirmiş ve biraz kekik biraz da kimyonla dadından yinmez hale getirmişti. "Tomam o zağğman, sen gid şiğmdü bön oöğlen gölürüm" cevabını alan Melih, bu mesajı decode etmiş ve "tamam o zaman hadi öğlen görüşürüz" deyip olanca çevikliğiyle merdivenlerden aşağıya inmeye başlamıştı.
Kapıyı kapatıp bir idam mahkumunun yürüyüşüyle yatağına giden Cihan, yorganı kafasına kadar çekip gözlerini kapatmış ve duyduğu vicdan azabıyla düşünmeye başlamıştı. Kendi kendine "derslere gitmek lazım hacıt, dersi derste öğrenecen. Aslında bi de günlük, olmadı haftalık tekrar yapsam bu işi kotarırım ben" dedi.Sonra konudan konuya atladı, fenerbahçede Özer Hurmacı'nın oynadığı mevkiyi eleştirdi, eskişehirin rakımını hesaplamaya çalıştı, "elektrik ne acayip şey la, böyle akıyo ama akmıyo gibi, dokanınca çarpıyor, görünmüyor" diye söylendi. Tam uykuya dalacakken bütün meselenin yukarıda oturmakta bittiğini, kendisinin yukarda otursa her sabah erkenden uyanıp Melih'i uyandıracağını, bütün bunların yukarıda oturma psikolojisinde yattığını düşündü; sonra buna kendisi de inanmadı. Rüyasında dev güvercinler "guburak gubbrrruuk" diye onu kovalıyordu. Tekrar uyandığında camda ona doğru bir deney faresini inceler gözlerle bakan iki güvercinin "guburrruk guurrrub" diye konuştuğunu gördü. Okula gitme vaktı gelmişti...

Saygıdeğer okuyucular; bu yazımı beni her sabah uyandıran, külüne muhtaç olduğum, "Allah'ım ben sana ne yaptım da bana böyle bir hediye verdin, sonra hesabını sorma ama bak" dediğim üst komşum Melih'e ithaf ediyorum. Ev almadım komşu aldım hacıt.

2 yorum:

  1. gregor samsa uyanınca kendini böcek halinde buldu ve sordu öğrenci tekrar yapar mı bunu duyan hoca durur mu yapıştırmış cevabı "Ya tutarsa!"

    YanıtlaSil
  2. varlık vardır tabi olum

    YanıtlaSil